20090501

Hisseli Acılar Kumpanyası

Gecenin bu saatinde "acaba"nın bir önemi kalmıyor ya da "ama"nın...Keşke yaralarımı gösterebilseydim sana.Öpme geçmesin,gör sadece.Oysa asla sana yaralarımı gösteremem. Seninkileri de göremem.Göremesem de hepsini fondotenle kapattığını bilirim.Boşver diyeceksin, bişekilde yaşıyoruz.Ağlıyoruz mesela tuzu suya karıştırmadan ya da ağlatıyoruz hiç aldırmadan. Bişekilde geçiyor ömür.Etin peşinde,saadetin peşinde,çok konuşarak ama sessizlik içinde. Nefes alabildiğim anları düşünüyorum.Hep mezarlıklar geliyor aklıma.Sanırım insan olarak tek şansımız ölebilmemiz.Keşke ruhuna sahip olabilseydim.Bir hafız gibi tüm acılarını ezbere bilseydim.Bütün panzehirler bende olsaydı.Biliyorum tanrı vergisi bir cüzzamla, herşeyi ıskalamış birinin yapacağı birşey değil bu.Ama bilmeni istiyorum.Beni cehenneme götürecek bu hafızlığa gönüllü olurdum. Oysa en cesurlar kadar korkaksın sen.Gerçeği söylemekten çekinmiyorum.Seninle başladık benimle devam edelim:Bense artık gecenin sessizliğinden korkuyorum.Ne zaman gece,sessizliğiyle gelse tanıdık birileri arıyorum ve aslında kimseyi tanıyamadığımı çoktan unutmuş oluyorum.Bir şarkı dönüyor kulaklarımda.Unut gitsin...unutmaya çalıştıkça hatırlıyorum.

Değersizim ve tüm bildiğim bu.Ben,bedenim,beynim,içim...hepsi değersiz.Herşeyi satın almak zorundayım.Bir tebessüm,ufacık bir sevgi gösterisi,kahkaha ya da korkusuz huzur dolu bir bakış... Kazanmak istediğim neyse bedelini ödemeliyim.Çocuklar gibi büyükler de eğer şeker almazsan gülümsemezler.Kimisine çürük bir dirsek hediye edince beni seviyor,kimisi eve erken gelince, bazılarını susarak mutlu ediyorum,bazılarını soru sormayarak ya da bol bol konuşarak... Halbuki ben kötü bir tüccarım,kimseye duygularımı satamadım.Müşteri bile çıkmadı zaten,çıksaydı da satmazdım.Sana ne diye hitap edeceğimi bilmiyorum.Ben senin hiçkimsen değilim de, sen benim neyimsin?Biliyorum, vereceğim hiçbir cevap da tatmin etmeyecek beni,belki bu yüzden bilmiyorum.Keşke sana sancılı uykulardan ne kadar sıkıldığımı anlatabilseydim.Kurumuş bir gölde boğulmak üzere olduğumu.Niye bu kadar çok sigara içtiğimi biliyor musun?İçiyorum çünkü içimdeki mutsuzluk oksijenle tepkimeye giriyor ve ben uzun uzun seneler yaşamaktan korkuyorum.İçimi karbonmonoksitle doldurmam bu yüzden.Bunlar basit şeyler de anlatamam sana diğerlerini.Seninle kan ter içinde sınırlı anlar yerine çakırkeyf halde dizlerimin üstünde yatmanı yeğlerim diyemem.Yalnız bir gece.Gök lacivert,biz şaraptan kırmızı.Promil sayısıyla doğru orantılı gülücükler.Dizlerimde sen,saçlarımda rüzgar,saçlarında ellerim,kupkuru bir kayaya sırtımı vermişim.Acılarıma gülüyorum...Ne hayal ama...Böyle bir şey diyemem.Yüreğimin dilini keseli çok oldu. Ben dilsizim,sen sağır,tanrı hissiz...Ve üç bilinenli bu denklem haliyle hem sağır,hem dilsiz,hem hissiz.

Acılarım var onlara bile gülemiyorum.Uykularım kabustan ibaret. Hep konuşmak istemediklerimi söylüyorum.Zaman akıp geçiyor.Gelecekte pişmanlık olacak şeyleri istemeden yapıyorum.İradem gözlerine kelepçeli.Hızır beni tanımıyor,azrailin listesinde son sıradayım.Soranlara iyiyim diyor-dum artık kimse  sormuyor,hatta sen bile.Daha fazlasına da dayanabilirim,tek şartım var tanrıdan.Cehennemde prometheusla birlikte yanmak istiyorum.

1 yorum:

Ful yaprakları dedi ki...

bence diğer blog yerine buna ağırlık vermelisin.çok çok iyi yazılar!