20090225

Yarım

Başka hayatlar olsaydı keşke, seni ayrı ayrı seveceğim….demiştim.Ben gidiyorum diye can sıkıcı bir cevapla karşılamıştın umarsız.Ilık bir akşamüstü diye basitleştirilemeyecek kadar ılık ve tam da o kadar bir akşamüstüydü gidişin.Güneş yaprakların arasından geçmeye çalışıyordu.Önümde dans eden gölgeler endülüste raksı hatırlatıyordu.Kestane ağacının altında; efendiliğimden ona, onun piç bir kestane olduğunu söyleyemeden gidişini seyrediyordum.Sonra?Sonrası tuz,kan,şarap.Tuz ile kaçış,kan ile yakarış,şarap -en adisinden- her yudumda uzaklaşan adımlarını sayış.
Kimseler görmedi, ben dahil kimse duyamadı belki ama şarkılar söyledim.Güllerle bezedim, kirpiklerinin gölgesini,yağmurları ağlattım.Peşi sıra geçtik aynı sokaktan.Sen yüreğini sattın ben vicdanımı bıraktım.Şimdi parçalarımı toplayamıyorum sevgilim.Yüreğimi bıraktığım piç kestaneyi bulamıyorum,belki bu umarsızlığa dayanamadı iki yüz yıllık sokak,meydan lokantası bile yok artık,mevsim yine sonbahar…

Hiç yorum yok: