20090302

Bab 2

Umut ya da cesaret değildir kumarbazların umutsuz çabası. Kaybetmelerin sonsuz hazzıdır içten içe. Kötü bir kumarbazım ben, kaybeder gibi seviyorum seni gizlice… Hayatın attığı zarları seviyorum. Tek şeş yüzüme gülücükler kondururken dönüp duran diğerinin yek gelme ihtimalini seviyorum.Bir gözüm hep sende ama sen sakın belli etme.

Senin beş harfinin, benim beş halimi değiştirmesi aklına gelir miydi?Söyle bana nazlı leydi.Ben ki Peter Pan’ın kan kardeşi,hayat lunaparkının emektar bekçisiyken şimdi büyür gibi yapıyorum. Kaybetmek boynumun borcu olsa bile… Se-vi-yo-rum.

Lacivert gözlerinden bir okyanus boşaltıyorsun içime her gece,gülücükler saçıyorsun,yüzünü saçınla saklıyorsun.Gidemediğim ülkeleri seviyorum seninle,geçemediğim yolları,seninle sessiz kalışları,kabuğunu soysan hasret çıkacak hazları…Se-vi-yo-rum.

Hadi söyle nerde biter bu sınırlar. A’raftan gelmişken cenneti bu kadar hızlı geçersem gideceğim yer yine mi mahşer? Biraz daha kalayım nolur? Tam da naftalin kokusu çıkıyordu içimden, gemiler karadan geçiyordu, şarkılar ard arda geliyordu, gerçek değildi biliyordum. Tanrı beni de se-vi-yor-du.

Ne zaman “yağmur” yazsam sen gelince “gökkuşağı” oluyor. İsteyerek çiçek açıyorum bu yalancı baharda. Çiçeklerim ne zaman yanacak söyle bana yasak meyvem. Sırf senin hatırına jüri kararıyla bağışlanıyor Âdem. Hep geç kaldıklarımızı gezdiğimiz bir müzedeyiz madem; adalet adına çalıyorum seni,herkeslerden kaçıyorum,içimde saklıyorum,sabahlara varıyorum,dudaklarından öpüyorum.

Vicdanım sen gelince susuyor, gözlerim kör oluyor,ahh nihayet vücudum tedaviye yanıt veriyor. Ama sevmiyorum yok yok sevemiyorum, yetiremiyorum belki çeyrek dilimli anları. Biraz daha kal; sır dolu zihnimin en parlak aynası, hüzün dolu coğrafyamın en neşeli atlası. Gönül hapisanemin sabıkasız tutuklusu.
Hadi; tanrının bana söylediği en güzel ninni. Biraz daha kal, hadi.

Hiç yorum yok: