20091105

Babil ya da Bağdat


Yedi günde kurulan dünya,üç adımlık bir odada bitiyor.Ve hiçbir acı sofistike yaşanmıyor.Bu yüzden hiçbir zaman, bi binanın tepesinde papyonunu çözmüş elindeki köpüklü şarabı fondip yaparken hayal etme beni.Sana dokunmadığım her an arabesk alışkanlıklar ediniyorum ben.Bu yüzdendir.Rab diye veya hak diye; minnet ya da himmet peşinde, sabır diyerek dolanmam.Ama 33’lük tesbihinin devir daimi’yle çalışmıyor mevlanın kerameti.-Ki usandım bundan dilim dile gelse, yeter artık tanrı deme diyecek.
Yedi tepeli şehrin en efsunlu tepesinde kaybettim çocukluğumu.Gece değildi,gündüz sayılmazdı.Saba makamında secdeye çağırıyordu tanrı.Dişlerimi sıka sıka,kırmızı bir ağızla abdest aldım ben,etmem gereken tüm duaları çocukluğumda bıraktım. Rengi kara diye bülbül fiyakasına hiç sahip olamamış.Karga olarak yaratıldığı gün,güle aşık olma hakkı elinden alınmış bir uğursuz gördü sadece, dua niyetine kan tükürdüğümü.Yedi dakika sürdü sorgum sualim.Beni hiç tanımayan birine seni anlattım.Seni hiç görmemiş birine beni anlattım.
Yedi parçaya bölünmüş bir kadının rahminden geçtim ben asyadan avrupaya.Musa gibi denizleri ortadan ikiye ayıramadım belki ya da kavimler göçü başlatamadım. Aynı kıtada farklı şehirlerde, aynı şehirde farklı kıtalarda seni düşündüm. Atamadım denize kendimi.Orhan Veli kadar erkektim ben de, ağlayamadım.Sen geçtin içimden.Elinde tek gidişlik bir bilet.Ben bunları düşünürken hayat akıyordu. Gözlerimin önünden kız kulesi geçiyordu;kader resmi evrakları kullanarak seni benden alıyordu.İtirazı sonraya bırakılmak üzere ivedilikle bir idam kararı çıkmıştı hakkımda.Ben martılara bakarak gülüyordum.Sanki herkes seni-beni bilirmiş gibi şaşkın bakıyordu bana.Onlar bilmiyordu ama ben biliyordum. Gülen gözler istiyordu tanrı ve gerektiğinde insanı sike sike güldürüyordu.
Sevgim ya da kalbim değildi benim kıymetlim.Sana adanmış bir gelecekti.Senin için feleğin üstüne elbise dikmekti.En değerlime,en değerlimi verdim.Bunu yaparken biliyordum şahanem;böyle bir cömertliğin cezasız kalmayacağını. Yine de görmek istedim.Ne yazık ki ihanet koleksiyonu yapmak tehlikeli bir hobi.Ve ben en nadide parçaya sahip olmak için verdim herşeyi.İbrahimin ismailinden, yakubun yusufundan kıymetliydi verdiklerim.Üstelik ben peygamber bile değildim.Gökten bir koç insin diye beklemedim gerçi.Mısırda sultanlık da kalmadı zaten.Hak ile yeksan olmak uğruna; Senin beni şaşırtma ihtimalini seçtim.
Şimdi anladın mı neden beni şaşırtmıyor hiçbir ihanet.Neden her hüznün sonu kahkaha.Sen yine de umursama şahanem.Ben hala dualar ediyorum kulu olduğuma inanmayan tanrıya.Ve inanıyorum, kanatları senin saçlarına benzeyen bir çift meleğin ninnisiyle uyuduğuna.Her gece benle geçirdiğin bir gününü unutuyorsun sen,her sabah saçıma düşen bir ak’la anlıyorum bu gerçeği ben.
İğde kokan bir baharda ya da rakılı bir akşamda gözlerimi kapatıp alnından öpüyorum seni. Kendime haber vermeden öpüyorum.Bu kadar gurursuzluk beni bile utandırıyor bazen.Alışkanlık işte can çıkar sevda çıkmaz içimden.Sen diye senin olmadığın herşeyi severek ve bu gerçeği de kendimden gizleyerek,yaşıyorum.

3 yorum:

MyBiber dedi ki...

"Sen diye senin olmadığın herşeyi severek ve bu gerçeği de kendimden gizleyerek,yaşıyorum."
Rakılı bir akşamda... ;)

Adsız dedi ki...

ağladım

Nevruz dedi ki...

her zamaN ki gibi sadece muhteşem